Sigara bırakma hikayemi okumuşsunuzdur. Okumadıysanız
önce onu okumanızı tavsiye ederim.
Baba tarafımdan akrabalarımın birçoğunun en zayıfı 100
kilo civarında, ben hep çubuk krakerim onların yanında. Aslında kilo alma
yatkınlığım var sülaleden gelen.
Sigarı bırakınca herkesin iştahı açılır çeşitli
çerezler, fazla ve sık yemek yemekler artar, arada atıştırmalar olur, abur
cuburlar gırla gider.
Ve malum son kilolar bir güzel alınır.
Evet sigara içmeye başlamam çok büyük bir hata benim
ikinci büyük hatam sigarayı bırakınca el alışkanlığımı unutmak için çekirdek
yemem.
Öyle böyle değil akşamları 3-4 kase çekirdek yiyorum,
elimden bırakamıyorum. İşteyken çalışırken pek aramıyorum, evde akşam yemekten
sonra çekirdek kaselerinin sonu gelmiyor. Hele hafta sonları evdeysem durum
feci. Hiç elimden bırakamıyorum. Benim kesinlikle bir bağımlılık sorunum
olduğunu şimdi şimdi anlıyorum.
Böylece günler aylar geçiyor ben hafiften kilo
alıyorum ama hiç umurumda değil. Umursamıyorum.
40 yaşıma kadar hiç kilo sorunu yaşamadım. Nasıl bir
şey olduğunu hiç bilmiyorum.
Bu arada bir aile dostumuzun kızının yaşadığı ve
yaşattığı çok kötü olaylar zinciri aileyi ve aileyi tanıyan tüm insanların çok
kötü zamanlar geçirmesine sebep oldu. O kadar kötüydü ki yaşananlar ben hala bu
olayı tam olarak kimseyle konuşamıyorum, konuşturmuyorum da. Bazı dostlar
depresyon tedavisi bile gördü bu olay yüzünden. Ben kendi kendime atlatmaya
çalışıyorum hala. Yani moralim sıfır, olaylar zinciri aklımdan çıkmıyor ve
sürekli ağlama atakları yaşıyorum. Uyku problemim katlandıkça katlanıyor,
neredeyse hiç uyuyamıyorum.
Ben bu kötü ruh halindeyken nasıl sigarayı bıraktığımı
da hala anlayabilmiş değilim. Allah’ın bir mucizesi sanırım.
Bu yüzden hiçbir şey umurumda değildi. Umarsızca
yaşayıp gidiyor, sigara içmek hariç bana ne olmuş hiç düşünmüyordum. Çekirdek
yetiştiremiyorum kendime.
Neyse;
misafir gelecekse tatlı alınır onun haricinde “hadi
canım çekti bir tatlı yapayım” olmaz pek bizim evde. Aslında bizim evdekilerin
hepsi tatlıyı çok sever. Eh anne tarafından Çallı olmakta var işin içinde.
Yinede de keyfi tatlı yapılmaz, alınmaz.
Canım bir şeyler yemek istiyor ama yemek değil,
oğlumun sarellesinden yiyorum çok hoşuma gidiyor. Bir
şeyler yemek isteğim geçiyor.
Birkaç hafta böyle geçti. Hımmm demek canım tatlı
istiyormuş.
Tamam o zaman, neden sarelleyle yetineyim, yolumun
üzerinde pastane var. İş çıkışı oradan 1 kilo tatlı alınıyor, evdekilere ikram
ediliyor (sadece 1’er dilim yiyorlar), geri kalanı odama götürülüp dibi bulunuyor.
Hadi buyrun buradan yakın.
İyi de bir kereyle kalınsa iyi, 1 kilo tatlıyı 3 günde
bitiriyor bitince de hemen yenisi alınıyor. Tabi ben hiçbir şeyin farkında
değilim.
Annemin “senin bu aralar kilon iyice fazlalaşmaya başladı
galiba” sözü ve kıyafetlerimin sürekli bedenlerinin değişmesi de pek beni
ilgilendirmiyordu. Annemin yine hatırlatmasıyla tartılmaya başladım, en son
tartıldığımdan beri yani incecikkenden beri 10 kilo aldığımı gördüm. Amannnn
boşverrrr demiştim.
Yine umursamadım.
Çekirdeğe ve tatlıya devammm.
Sigaradan kurtuldum ya, bu her şeye değerdi benim
için.
Bir ay sonra 5 kilo daha aldım, sonraki bir ay sonra
bir 5 kilo daha.
Nasıl bir ruh halindeysem artık kilo almam umurumda
bile değil, halimden memnunum. Sevmiştim biraz kilolu olmayı galiba. 40 yaşıma
kadar 68-70 kiloydum ve şimdi 91 kiloya çıkmıştım. Yüzüm kemikliydi eskiden
şimdi dolgun ve güzelleşmiştim. Tombiş tombiş.
Kendimi seviyordum böyle. Böyle de kaldım.
Büyük beden kıyafet sorun oluyordu, bulursam alması da
sorun oluyordu. Bütçemi biraz sarstığını söylemeliyim. 38 bedenden 48 bedene
geçişim sırasında sürekli kıyafetleri yenilemek gerekiyordu.
Diğer olumsuzluklar hariç “mutluydum”. Ve artık
kiloluydum.