8 Aralık 2015 Salı

ALMADIM

Aşağıdaki blog adresini tıklamanızı tavsiye ederim.

Deniz Aytekin'in yazısı 


Bir yıldır hiçbir şey satın almayan Selma Hekim ile tanışın

Deniz Aytekin
Dünyanın dört bir tarafında, özellikle Amerika ve Avrupa'nın büyük şehirlerinde tüketme üzerine kurulu dünya düzenine kafa tutan örnekler görmeye alıştık artık. Çöp atmayan restoranvejetaryen şehir, hava temizleyen kaldırım gibi aykırılığı ile gezegene yarar sağlayan örneklerle eskiye göre daha çok karşılaşıyoruz. Peki İstanbul'da, burnunuzun dibinde bir yıldır hiçbir şey satın almayan biri olduğunu söylesek tepkiniz ne olur?



20 Kasım 2015 Cuma

BU NE IZDIRAPMIŞ MEĞER?



Kocaman bir "ooooohhhhhh" çektim…

24 Şubat 2014 yayınımdan sonra uzun süre bloğumu bazı sebeplerden dolayı ihmal ettim. Sen misin o ihmal eden? Aradan aylar geçip kafa da karışık şifremi unuttum. Hiçbir yere not almamıştım.

Ne kadar çok yere girip çıkıyoruz hepsinin kullanıcı adı ve şifrelerini hatırlamak zor, bazılarını Allahtan not almışım ama bloğumunkini not almamışım.

Bu yetmezmiş gibi şifremi yenileyeyim derken nerelere girip çıktım, ne cevaplar verdimse ortayı iyice karıştırmışım. Ara sıra denemelerde bulunup tamamen çorbaya çevirmişim. Buna canımın çok sıkılması nedeniyle hiç bulaşmadım uzun süre.
Ve nihayet sevindirici son. İnanın nereleri düzeltip nerelere girdim çıktım hallettim bilemiyorum ama sonunda bloğuma girebildim.

Sizlere yeniden MERHABALAR…

20 Şubat 2014 Perşembe

Limon Suyu Sarımsak Mucizesi

Limonun C vitamini deposu olmasından başka bilinenden farklı olarak faydaları saymakla bitmiyor.
Bir de sarımsağın kokusu olmasa. Her yemeğin yanında çok severim.

Yapılan bir araştırmada, limonun kanser hücrelerini öldüren etken maddeleri sayesinde kemoterapiden 10 bin kat daha güçlü olduğunu ortaya koydu.

Manavlarda tezgahları süsleyen, suyundan limonata yapılan ve hayatın daha birçok alanında kullanılan limonun, içinde bulunan etken maddeler sayesinde kanser için de en iyi tedavi yöntemi olduğu belirtildi.

Dünyanın en büyük ilaç üreticilerinden birinden edinilen bilgiye göre, 1970'ten beri 20'den fazla farklı laboratuvarda yapılan incelemede, limon ekstresinin 12 kanser tipinde kötü huylu hücreleri yok ettiği ortaya çıktı. Bu kanserler arasında kolon, göğüs, prostat, akciğer ve pankreas kanserlerinin de bulunduğu açıklandı.

Anti depresan etkisi de var

Öte yandan, limon kabuklarında bulunan 'dlimonene' adlı maddenin çok güçlü bir cilt dostu olduğu belirlendi. Limon kabuğunun aynı zamanda sinir sistemine olumlu etki yaptığı ve bakterileri öldürerek kalbi rahatlattığı kanıtlandı. Ayrıca limonun içeriğinde bulunan polifenollerin kadınların yumurtalık kanseri riskini de düşürdüğü belirlendi. Limonun, bakteri enfeksiyonları ve mantarlara karşı antimikrobal spektrum olduğu, kurt ve parazitlere karşı etkili olduğu da kabul ediliyor. Ayrıca yüksek tansiyonu dengeleyen meyvenin, stresle savaşan, sinir bozukluklarına iyi gelen antidepresan etkisi de bulunuyor. (Kaynak: Sabah)


Rus Tıp Dünyası

Özellikle Rus doktorların tavsiye ettiği kalp ve damar hastalıkları reçetesi mucizevi sonuçlar veriyor. Bitkilerle doğal tedavi yöntemine son derece önem veren Rus tıp dünyası, bu formülü uzun yıllar kullanıyor ve son derece başarılı sonuçlar elde ediyor. Limon suyu ve sarımsakla yapılan karışım, damar sertlikleri, damar yağlanması, damar tıkanıklıkları ve tansiyon gibi sorunları kalıcı olarak ortadan kaldırıyor. Türkiye'deki bazı doktorlar da hastalarına bu formülü öneriyor.

Evinizde kendiniz yapabilirsiniz!

-2 Litre hiç su katılmamış sıkılmış limon suyu,
-40 diş soyulmuş ve ezilmiş sarımsak (Mümkünse Anadolu'da yetiştirilmiş ithal olmayan sarımsaklardan),
-Ağzı sıkı kapanan koyu renkli, ışık almayan bir cam kavanoz. Pet şişeler kullanmanız sakıncalıdır, cam kullanmanız tavsiye edilir.

Hazırlanışı

2 Litrelik kavanozu dolduracak kadar limon satın alın. Limonların suyunu iyice sıkıp şişeye doldurun. Soyulmuş 40 diş orta boy sarımsağı yıkamadan, ezerek limonun içine atıp, şişenin kapağını sıkıca kapatın. 25 gün boyunca serin bir yerde tutun. Her gün birkaç kez çalkalayın. Yaklaşık 25 gün sonra, sarımsakların limon suyunun içinde eridiğini göreceksiniz.

25 gün sonra hazır hale gelen karışımdan, her sabah kahvaltıdan yarım saat önce yarım çay bardağı için. Bunu hergün düzenli olarak ve mümkünse aynı saatte yapın. Bu karışımın içine asla başka bir madde katmayın (şeker, tuz, tatlandırıcı vs ).

Karışımın kanıtlanmış faydaları

1-Tüm damar iltihaplarını (vasküler) tedavi ediyor, tıkanan damarları açıyor, damar sertliklerini ve hipertansiyonu önlüyor.

2-Kolesterol ve lipidi düşürüyor, zararlı yağların yakılmasını sağlıyor, kilo verdiriyor, bazal metabolizmayı hızlandırıp yağların yakılmasını sağladığı için iştahı açıyor, vücuttaki şeker oranını dengeliyor, pankreasin yenilemesini sağlıyor.

3-Böbrek ve safra taşlarını eritiyor, idrar söktürüyor, vücuttaki şişkinliği yok ediyor ve dokularda ödem oluşmasını engelliyor.

4-Helycobeacter pylori adlı ülser mikrobunu öldürerek, mide ve oniki parmak bağırsağı ülserinin kesin tedavisini yapıyor.

5-Tüm romatizmal iltihabi önleyor, her tür romatizmal ağrıları dindiriyor, kireçlenmeyi önlüyor, eklem yüzeylerinin yenilenmesini sağlıyor ve her türlü ağrıyı kesiyor.

6-Beyin hücreleri ve tüm sinir sistemlerini yeniliyor, sinirdeki aksiyon potansiyelini düzenleyip ileri refleks hızını artırıyor, felç ve inme riskini azaltıyor.

7-Vücudun bağışıklık sistemini son derece mükemmel hale getiriyor ve her türlü alerjiyi, özellikle de damarsal kökenli ve strese bağlı cilt alerjilerini kökünden engelliyor. Kanser oluşumlarına karşı tüm vücudu koruyor.

http://www.infethiye.net/turkish/notlar/limon-suyu-sarimsak-mucizesi.htm den alıntıdır.

26 Haziran 2013 Çarşamba

NASIL KİLO ALDIM ?


Sigara bırakma hikayemi okumuşsunuzdur. Okumadıysanız önce onu okumanızı tavsiye ederim.
Baba tarafımdan akrabalarımın birçoğunun en zayıfı 100 kilo civarında, ben hep çubuk krakerim onların yanında. Aslında kilo alma yatkınlığım var sülaleden gelen.
Sigarı bırakınca herkesin iştahı açılır çeşitli çerezler, fazla ve sık yemek yemekler artar, arada atıştırmalar olur, abur cuburlar gırla gider.
Ve malum son kilolar bir güzel alınır.
Evet sigara içmeye başlamam çok büyük bir hata benim ikinci büyük hatam sigarayı bırakınca el alışkanlığımı unutmak için çekirdek yemem.
Öyle böyle değil akşamları 3-4 kase çekirdek yiyorum, elimden bırakamıyorum. İşteyken çalışırken pek aramıyorum, evde akşam yemekten sonra çekirdek kaselerinin sonu gelmiyor. Hele hafta sonları evdeysem durum feci. Hiç elimden bırakamıyorum. Benim kesinlikle bir bağımlılık sorunum olduğunu şimdi şimdi anlıyorum.
Böylece günler aylar geçiyor ben hafiften kilo alıyorum ama hiç umurumda değil. Umursamıyorum.
40 yaşıma kadar hiç kilo sorunu yaşamadım. Nasıl bir şey olduğunu hiç bilmiyorum.
Bu arada bir aile dostumuzun kızının yaşadığı ve yaşattığı çok kötü olaylar zinciri aileyi ve aileyi tanıyan tüm insanların çok kötü zamanlar geçirmesine sebep oldu. O kadar kötüydü ki yaşananlar ben hala bu olayı tam olarak kimseyle konuşamıyorum, konuşturmuyorum da. Bazı dostlar depresyon tedavisi bile gördü bu olay yüzünden. Ben kendi kendime atlatmaya çalışıyorum hala. Yani moralim sıfır, olaylar zinciri aklımdan çıkmıyor ve sürekli ağlama atakları yaşıyorum. Uyku problemim katlandıkça katlanıyor, neredeyse hiç uyuyamıyorum.
Ben bu kötü ruh halindeyken nasıl sigarayı bıraktığımı da hala anlayabilmiş değilim. Allah’ın bir mucizesi sanırım.
Bu yüzden hiçbir şey umurumda değildi. Umarsızca yaşayıp gidiyor, sigara içmek hariç bana ne olmuş hiç düşünmüyordum. Çekirdek yetiştiremiyorum kendime.
Neyse;
misafir gelecekse tatlı alınır onun haricinde “hadi canım çekti bir tatlı yapayım” olmaz pek bizim evde. Aslında bizim evdekilerin hepsi tatlıyı çok sever. Eh anne tarafından Çallı olmakta var işin içinde. Yinede de keyfi tatlı yapılmaz, alınmaz.
Canım bir şeyler yemek istiyor ama yemek değil,
oğlumun sarellesinden yiyorum çok hoşuma gidiyor. Bir şeyler yemek isteğim geçiyor.
Birkaç hafta böyle geçti. Hımmm demek canım tatlı istiyormuş.
Tamam o zaman, neden sarelleyle yetineyim, yolumun üzerinde pastane var. İş çıkışı oradan 1 kilo tatlı alınıyor, evdekilere ikram ediliyor (sadece 1’er dilim yiyorlar), geri kalanı odama götürülüp dibi bulunuyor.
Hadi buyrun buradan yakın.
İyi de bir kereyle kalınsa iyi, 1 kilo tatlıyı 3 günde bitiriyor bitince de hemen yenisi alınıyor. Tabi ben hiçbir şeyin farkında değilim.
Annemin “senin bu aralar kilon iyice fazlalaşmaya başladı galiba” sözü ve kıyafetlerimin sürekli bedenlerinin değişmesi de pek beni ilgilendirmiyordu. Annemin yine hatırlatmasıyla tartılmaya başladım, en son tartıldığımdan beri yani incecikkenden beri 10 kilo aldığımı gördüm. Amannnn boşverrrr demiştim.
Yine umursamadım.
Çekirdeğe ve tatlıya devammm.
Sigaradan kurtuldum ya, bu her şeye değerdi benim için.
Bir ay sonra 5 kilo daha aldım, sonraki bir ay sonra bir 5 kilo daha.
Nasıl bir ruh halindeysem artık kilo almam umurumda bile değil, halimden memnunum. Sevmiştim biraz kilolu olmayı galiba. 40 yaşıma kadar 68-70 kiloydum ve şimdi 91 kiloya çıkmıştım. Yüzüm kemikliydi eskiden şimdi dolgun ve güzelleşmiştim. Tombiş tombiş.
Kendimi seviyordum böyle. Böyle de kaldım.
Büyük beden kıyafet sorun oluyordu, bulursam alması da sorun oluyordu. Bütçemi biraz sarstığını söylemeliyim. 38 bedenden 48 bedene geçişim sırasında sürekli kıyafetleri yenilemek gerekiyordu.
Diğer olumsuzluklar hariç “mutluydum”. Ve artık kiloluydum.

20 Mayıs 2013 Pazartesi

BİR SİGARA BIRAKMA HİKAYESİ


4-5 yıl sigarayı bırakmak için çeşitli yöntemleri araştırdım, hiçbirini benimseyemedim ya da danıştığım kuzenimin eşi (doktor) önermedi, kafamda bitirmeden hiçbir madde ve ilacın faydası olmayacağını hepsinin de
yan etkileri olduğunu
veya
para tuzağı olduğunu söyledi.
Sigara içmeyi hem çok seviyor ama bırakmam gerektiğini de biliyordum. 15 yaşımdan beri mitral kapak yetmezliği rahatsızlığım vardı. Henüz çok sıkıntı çekmiyordum belki ama sıkıntıların yaklaştığının farkındaydım.
Gece öksürüklerim hafiften başlamıştı.
Sabah yataktan kalktığımda ilk öne sigaramı yakar sonra banyoya giderdim.
İşe gitmek için hazırlanırken içmeye devam ederdim.
Hafta sonları ise sabah eğer bir programım yoksa yatakta keyif yapmayı çok sevdiğim için yataktan uzun süre ki bu 2-3 saati bulurdu bazen ve bu sürede hiç sigara içmezdim. Bunu keşfetmem uzun zaman aldı. Ama keşfedince nihayi sona geldim ve bir Cumartesi günü akşam yatarken son sigaramı içtim başka paket de almadım özellikle.
Pazar günü sabah saat sekize doğru uyandım yatak keyfim saat onbire kadar sürdü. Evdekilere hiçbir şeyden bahsetmedim. Hiç kimseyle bu konuyu konuşmak istemedim. Başarılı olup olmayacağımı da bilmiyordum.
Sigarayı düşünmemeye çalıştım. Zorlanıyordum.
Ellerim sürekli bir şeyler arıyordu.
İşteki masamda klavyemin sağında sigara paketim sol tarafında kül tablam olurdu. Evde televizyonun karşısına geçer koltuğumun sağında paket solunda kül tablası.
Sağ elim bilinçsizce sürekli sağ tarafa yönleniyor bir şeyler arıyor ama ne aradığına bilmeden dolanıyor. Ben ne arıyorum diye düşünürken bilinçsizce sigara paketini arıyordum.
Bazen de sol elimde bir şey varmış da onu bir yere koymam gerekiyormuş gibi dolanıyor bu kez de küllük aradığımı fark ediyordum. Bu o kadar sık oluyordu ki. Olmaz mı hiç, iki paket sigara bitiyor üçüncü pakete başlıyordum.
Ben sigara içerken elimden hiç bırakmadan sigaram bitene kadar elimde tutardım. Çünkü küllüğe bıraktığımda çok unutkan olduğum için yanan sigaramı unutur bir süre sonra tekrar yeni bir tane yakardım. Külünü silkeleyeceğim zaman bakardım küllükte zaten yanan sigaram var. Bu yüzden sürekli ellerim bir şeyler arıyordu.
Buna bir çözüm bulmam ve bu kez sigarayı kesin bırakmam gerekiyordu.
Daha önceleri ilk bıraktığımda iki yıl ikincisinde de atı ay dayanmıştım. Ama her iki bırakışımda hiç zorlanmamıştım. Bu kez hiç de kolay görünmüyordu. Artık çok fazla sıklıkla sigara içiyordum.
Hep söylerler ya çekirdek insanı oyalar diye işte sigaraya başlamak gibi hayatımda yaptığım hatalardan birine ikincisini de böyle yaptım.
Çekirdek.
Akşam yemeğinden sonra yapılacak işlerimi yaptıktan sonra televizyonun karşısına geçince yatana kadar 2-3 kase ay çekirdeği yiyordum.
Elimden bırakamıyordum. O da ben de bağımlılık yaptı yani sizin anlayacağınız.
Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak gibi bir şeymiş meğer, bunu biraz acı öğrendim. Bunu da daha sonra yazarım.
Uzun süre markete gittiğimde sigaraların olduğu dolapların tarafına bakamadım.
“Ver şurdan uzun samsun” diyesim var diye.
En sonunda sigarayı bittttiiiii
Sigara içmeyi çok seviyordum, bırakmayı da çok istiyorum.
Hala canım çekiyor bazen. Hani devam etmeyeceğini bilsem bir iki fırt çekmek istiyorum. Ama yine dipsiz bir kuyuya düşmek istemiyorum.
Artık hepsi geçti. Umarım kendimi kandırmıyorumdur, geçmiştir.
Tam 5 yıl bitti.

3 Mayıs 2013 Cuma

UNUTULANLAR-1


Geriye dönüp baktığımda yaptığım bazı el işlerimi yayımlamayı unuttuğumu fark ettim. Unutulanlar ikiye ayrılıyorlar; fotoğrafı çekilmeyi beklerken unutulanlar, fotoğrafı çekilip yayımlanması unutulanlar. Aşağıdaki keçe çiçeğim her iki kategoriye giriyor desem yalan olmaz. Çünkü fotoğrafını bile bir yıl sonra çekmişim. Yayımlamaya gelince iki yıl beklemiş zavallım.


2011 yılında yapılmış ama fotoğrafları geçen yıl çekilmiş ve unutulmuş keçe yaka çiçeğim. Hatta bu çiçeğin adını bile hatırlamakta güçlük çektim. Glayöl müydü ne? Gerçekten bir hafıza sorunum var zaten. İğne ile sünger üzerinde dövme keçe işidir.


Hiç kullandım mı derseniz hayır, yaka çiçeği takma adetim yoktur. Kimselere de vermeye kıyamıyorum, çok el emeği isteyen bir şey olduğu için sanırım. Genelde elim durmaz veririm ama bazı yaptıklarımı kimselere veremem.

 
Canım her şeyi yapmak ister de bir buçuk yıldır her şeyden öyle soğudum ki. Elime hiçbir iş almak istemiyorum. Ufak tefek şeyler yaptım aslında, arada yayımlarım. Şu eskiden kalma unuttuklarımı bir bitireyim onlara da sıra gelir inşaaallah.

3 Nisan 2013 Çarşamba

ARKADAŞ MI? DOST MU ?



Baba ve oğul konuşuyorlarmış. Babası oğluna sormuş, "Senin kaç tane dostun var
Oğlan cevap vermiş: "Ohooo yüzlerce..."
Babası oğluna açıklamış. "Bak oğlum" demiş insanın bir sürü arkadaşı olabilir ama yüzlerce dostu olamaz. Dost dediğin diğer arkadaşlara benzemez. İnsanın hayatı boyunca ancak 1 ya da 2 tane dostu olabilir.
Oğlan saçma demiş. Benim bir sürü dostum var ve hepsi beni sever ve her zaman bana yardıma koşacaklarına eminim.
 Öyle mi demiş babası? O zaman gel seninle bir test yapalım.
Adam birkaç tane tavuk kesmiş ve başka birkaç ıvır zıvır'la birlikte bir çuvala doldurmuş. Çuval'dan kanlar akıyormuş.
Şimdi git demiş bu çuvalı arkadaşlarına götür ve onlardan yardım iste. Çuvalı birlikte bir yerlere gömün.
Çocuk çıkmış yola, bir arkadaşının kapısını çalmış, arkadaşı elindeki kanlı çuvalı görünce çocuğun yüzüne kapıyı kapatmış, başka arkadaşları bir daha onlarla konuşmamalarını görüşmemelerini rica etmişler, çünkü hepsi çuvalın içinde bir ceset olduğunu sanmış.
Oğlan yüzü allak bullak babasına dönmüş olanları anlatmış.
Babası demiş; "İşte senin arkadaşlarının dostluğu bu kadar. Şimdi al bu çuvalı benim dostuma götür."
Oğlan tekrar sırtlamış çuvalı düşmüş yola. Babasının dostu kapıyı açıp, oğlanı ter içinde, elinde kanlı bir çuvalla görür görmez etrafa şöyle bir bakmış ve hemen almış içeriye.
Sen Ahmet'in oğlusun değil mi demiş? Evet demiş çocuk. Ver elindekini diyerek çuvalı almış.
 Arka bahçeye çıkarmış, arka bahçede bir çukur kazıp çuvalı gömmüş. Çocuğa su ikram etmiş. Bu arada yetmemiş, gömdüğü yer belli olmasın diye sarımsak ekmiş oraya.
Çocuk ben artık gideyim demiş.
Adam da babana söyle sarımsak tarlasına gözüm gibi bakıyorum demiş.
Çocuk gitmiş babasına durumu anlatmış, gerçekten senin dostun varmış benim ise sadece sıradan arkadaşlarım demiş.
Yooo bitmedi demiş babası, şimdi tekrar git dostumun kapısını çal ve açar açmaz yüzüne okkalı bir tokat yapıştır.
Çocuk olur mu hiç öyle şey demiş.
Olur olur, ancak o zaman anlayacaksın dostluğun ne demek olduğunu.
Çocuk çaresiz utana sıkıla tekrar düşmüş yola. Kapıyı çalmış. Babasının dostu kapıya çıkar çıkmaz da babamın size iletmek istediği bir şey var demiş.
Nedir o demeye kalmadan çocuk okkalı bir tokat yapıştırmış babasının dostunun suratına.
Üzülmüş bir yandan da nasıl vurdum diye.
Babasının dostu demiş ki, benim de babana iletmek istediğim bir şey var... Söyle o babana "biz bir tokata satmayız koskoca sarımsak tarlasını" demiş!

İşte böyle. Çocuk o zaman anlamış dostluğun değerini ve babasının yüzlerce arkadaşın olacağına bir dostun olsun yeter derken ne demek istediğini...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...