26 Haziran 2013 Çarşamba

NASIL KİLO ALDIM ?


Sigara bırakma hikayemi okumuşsunuzdur. Okumadıysanız önce onu okumanızı tavsiye ederim.
Baba tarafımdan akrabalarımın birçoğunun en zayıfı 100 kilo civarında, ben hep çubuk krakerim onların yanında. Aslında kilo alma yatkınlığım var sülaleden gelen.
Sigarı bırakınca herkesin iştahı açılır çeşitli çerezler, fazla ve sık yemek yemekler artar, arada atıştırmalar olur, abur cuburlar gırla gider.
Ve malum son kilolar bir güzel alınır.
Evet sigara içmeye başlamam çok büyük bir hata benim ikinci büyük hatam sigarayı bırakınca el alışkanlığımı unutmak için çekirdek yemem.
Öyle böyle değil akşamları 3-4 kase çekirdek yiyorum, elimden bırakamıyorum. İşteyken çalışırken pek aramıyorum, evde akşam yemekten sonra çekirdek kaselerinin sonu gelmiyor. Hele hafta sonları evdeysem durum feci. Hiç elimden bırakamıyorum. Benim kesinlikle bir bağımlılık sorunum olduğunu şimdi şimdi anlıyorum.
Böylece günler aylar geçiyor ben hafiften kilo alıyorum ama hiç umurumda değil. Umursamıyorum.
40 yaşıma kadar hiç kilo sorunu yaşamadım. Nasıl bir şey olduğunu hiç bilmiyorum.
Bu arada bir aile dostumuzun kızının yaşadığı ve yaşattığı çok kötü olaylar zinciri aileyi ve aileyi tanıyan tüm insanların çok kötü zamanlar geçirmesine sebep oldu. O kadar kötüydü ki yaşananlar ben hala bu olayı tam olarak kimseyle konuşamıyorum, konuşturmuyorum da. Bazı dostlar depresyon tedavisi bile gördü bu olay yüzünden. Ben kendi kendime atlatmaya çalışıyorum hala. Yani moralim sıfır, olaylar zinciri aklımdan çıkmıyor ve sürekli ağlama atakları yaşıyorum. Uyku problemim katlandıkça katlanıyor, neredeyse hiç uyuyamıyorum.
Ben bu kötü ruh halindeyken nasıl sigarayı bıraktığımı da hala anlayabilmiş değilim. Allah’ın bir mucizesi sanırım.
Bu yüzden hiçbir şey umurumda değildi. Umarsızca yaşayıp gidiyor, sigara içmek hariç bana ne olmuş hiç düşünmüyordum. Çekirdek yetiştiremiyorum kendime.
Neyse;
misafir gelecekse tatlı alınır onun haricinde “hadi canım çekti bir tatlı yapayım” olmaz pek bizim evde. Aslında bizim evdekilerin hepsi tatlıyı çok sever. Eh anne tarafından Çallı olmakta var işin içinde. Yinede de keyfi tatlı yapılmaz, alınmaz.
Canım bir şeyler yemek istiyor ama yemek değil,
oğlumun sarellesinden yiyorum çok hoşuma gidiyor. Bir şeyler yemek isteğim geçiyor.
Birkaç hafta böyle geçti. Hımmm demek canım tatlı istiyormuş.
Tamam o zaman, neden sarelleyle yetineyim, yolumun üzerinde pastane var. İş çıkışı oradan 1 kilo tatlı alınıyor, evdekilere ikram ediliyor (sadece 1’er dilim yiyorlar), geri kalanı odama götürülüp dibi bulunuyor.
Hadi buyrun buradan yakın.
İyi de bir kereyle kalınsa iyi, 1 kilo tatlıyı 3 günde bitiriyor bitince de hemen yenisi alınıyor. Tabi ben hiçbir şeyin farkında değilim.
Annemin “senin bu aralar kilon iyice fazlalaşmaya başladı galiba” sözü ve kıyafetlerimin sürekli bedenlerinin değişmesi de pek beni ilgilendirmiyordu. Annemin yine hatırlatmasıyla tartılmaya başladım, en son tartıldığımdan beri yani incecikkenden beri 10 kilo aldığımı gördüm. Amannnn boşverrrr demiştim.
Yine umursamadım.
Çekirdeğe ve tatlıya devammm.
Sigaradan kurtuldum ya, bu her şeye değerdi benim için.
Bir ay sonra 5 kilo daha aldım, sonraki bir ay sonra bir 5 kilo daha.
Nasıl bir ruh halindeysem artık kilo almam umurumda bile değil, halimden memnunum. Sevmiştim biraz kilolu olmayı galiba. 40 yaşıma kadar 68-70 kiloydum ve şimdi 91 kiloya çıkmıştım. Yüzüm kemikliydi eskiden şimdi dolgun ve güzelleşmiştim. Tombiş tombiş.
Kendimi seviyordum böyle. Böyle de kaldım.
Büyük beden kıyafet sorun oluyordu, bulursam alması da sorun oluyordu. Bütçemi biraz sarstığını söylemeliyim. 38 bedenden 48 bedene geçişim sırasında sürekli kıyafetleri yenilemek gerekiyordu.
Diğer olumsuzluklar hariç “mutluydum”. Ve artık kiloluydum.

20 Mayıs 2013 Pazartesi

BİR SİGARA BIRAKMA HİKAYESİ


4-5 yıl sigarayı bırakmak için çeşitli yöntemleri araştırdım, hiçbirini benimseyemedim ya da danıştığım kuzenimin eşi (doktor) önermedi, kafamda bitirmeden hiçbir madde ve ilacın faydası olmayacağını hepsinin de
yan etkileri olduğunu
veya
para tuzağı olduğunu söyledi.
Sigara içmeyi hem çok seviyor ama bırakmam gerektiğini de biliyordum. 15 yaşımdan beri mitral kapak yetmezliği rahatsızlığım vardı. Henüz çok sıkıntı çekmiyordum belki ama sıkıntıların yaklaştığının farkındaydım.
Gece öksürüklerim hafiften başlamıştı.
Sabah yataktan kalktığımda ilk öne sigaramı yakar sonra banyoya giderdim.
İşe gitmek için hazırlanırken içmeye devam ederdim.
Hafta sonları ise sabah eğer bir programım yoksa yatakta keyif yapmayı çok sevdiğim için yataktan uzun süre ki bu 2-3 saati bulurdu bazen ve bu sürede hiç sigara içmezdim. Bunu keşfetmem uzun zaman aldı. Ama keşfedince nihayi sona geldim ve bir Cumartesi günü akşam yatarken son sigaramı içtim başka paket de almadım özellikle.
Pazar günü sabah saat sekize doğru uyandım yatak keyfim saat onbire kadar sürdü. Evdekilere hiçbir şeyden bahsetmedim. Hiç kimseyle bu konuyu konuşmak istemedim. Başarılı olup olmayacağımı da bilmiyordum.
Sigarayı düşünmemeye çalıştım. Zorlanıyordum.
Ellerim sürekli bir şeyler arıyordu.
İşteki masamda klavyemin sağında sigara paketim sol tarafında kül tablam olurdu. Evde televizyonun karşısına geçer koltuğumun sağında paket solunda kül tablası.
Sağ elim bilinçsizce sürekli sağ tarafa yönleniyor bir şeyler arıyor ama ne aradığına bilmeden dolanıyor. Ben ne arıyorum diye düşünürken bilinçsizce sigara paketini arıyordum.
Bazen de sol elimde bir şey varmış da onu bir yere koymam gerekiyormuş gibi dolanıyor bu kez de küllük aradığımı fark ediyordum. Bu o kadar sık oluyordu ki. Olmaz mı hiç, iki paket sigara bitiyor üçüncü pakete başlıyordum.
Ben sigara içerken elimden hiç bırakmadan sigaram bitene kadar elimde tutardım. Çünkü küllüğe bıraktığımda çok unutkan olduğum için yanan sigaramı unutur bir süre sonra tekrar yeni bir tane yakardım. Külünü silkeleyeceğim zaman bakardım küllükte zaten yanan sigaram var. Bu yüzden sürekli ellerim bir şeyler arıyordu.
Buna bir çözüm bulmam ve bu kez sigarayı kesin bırakmam gerekiyordu.
Daha önceleri ilk bıraktığımda iki yıl ikincisinde de atı ay dayanmıştım. Ama her iki bırakışımda hiç zorlanmamıştım. Bu kez hiç de kolay görünmüyordu. Artık çok fazla sıklıkla sigara içiyordum.
Hep söylerler ya çekirdek insanı oyalar diye işte sigaraya başlamak gibi hayatımda yaptığım hatalardan birine ikincisini de böyle yaptım.
Çekirdek.
Akşam yemeğinden sonra yapılacak işlerimi yaptıktan sonra televizyonun karşısına geçince yatana kadar 2-3 kase ay çekirdeği yiyordum.
Elimden bırakamıyordum. O da ben de bağımlılık yaptı yani sizin anlayacağınız.
Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak gibi bir şeymiş meğer, bunu biraz acı öğrendim. Bunu da daha sonra yazarım.
Uzun süre markete gittiğimde sigaraların olduğu dolapların tarafına bakamadım.
“Ver şurdan uzun samsun” diyesim var diye.
En sonunda sigarayı bittttiiiii
Sigara içmeyi çok seviyordum, bırakmayı da çok istiyorum.
Hala canım çekiyor bazen. Hani devam etmeyeceğini bilsem bir iki fırt çekmek istiyorum. Ama yine dipsiz bir kuyuya düşmek istemiyorum.
Artık hepsi geçti. Umarım kendimi kandırmıyorumdur, geçmiştir.
Tam 5 yıl bitti.

3 Mayıs 2013 Cuma

UNUTULANLAR-1


Geriye dönüp baktığımda yaptığım bazı el işlerimi yayımlamayı unuttuğumu fark ettim. Unutulanlar ikiye ayrılıyorlar; fotoğrafı çekilmeyi beklerken unutulanlar, fotoğrafı çekilip yayımlanması unutulanlar. Aşağıdaki keçe çiçeğim her iki kategoriye giriyor desem yalan olmaz. Çünkü fotoğrafını bile bir yıl sonra çekmişim. Yayımlamaya gelince iki yıl beklemiş zavallım.


2011 yılında yapılmış ama fotoğrafları geçen yıl çekilmiş ve unutulmuş keçe yaka çiçeğim. Hatta bu çiçeğin adını bile hatırlamakta güçlük çektim. Glayöl müydü ne? Gerçekten bir hafıza sorunum var zaten. İğne ile sünger üzerinde dövme keçe işidir.


Hiç kullandım mı derseniz hayır, yaka çiçeği takma adetim yoktur. Kimselere de vermeye kıyamıyorum, çok el emeği isteyen bir şey olduğu için sanırım. Genelde elim durmaz veririm ama bazı yaptıklarımı kimselere veremem.

 
Canım her şeyi yapmak ister de bir buçuk yıldır her şeyden öyle soğudum ki. Elime hiçbir iş almak istemiyorum. Ufak tefek şeyler yaptım aslında, arada yayımlarım. Şu eskiden kalma unuttuklarımı bir bitireyim onlara da sıra gelir inşaaallah.

3 Nisan 2013 Çarşamba

ARKADAŞ MI? DOST MU ?



Baba ve oğul konuşuyorlarmış. Babası oğluna sormuş, "Senin kaç tane dostun var
Oğlan cevap vermiş: "Ohooo yüzlerce..."
Babası oğluna açıklamış. "Bak oğlum" demiş insanın bir sürü arkadaşı olabilir ama yüzlerce dostu olamaz. Dost dediğin diğer arkadaşlara benzemez. İnsanın hayatı boyunca ancak 1 ya da 2 tane dostu olabilir.
Oğlan saçma demiş. Benim bir sürü dostum var ve hepsi beni sever ve her zaman bana yardıma koşacaklarına eminim.
 Öyle mi demiş babası? O zaman gel seninle bir test yapalım.
Adam birkaç tane tavuk kesmiş ve başka birkaç ıvır zıvır'la birlikte bir çuvala doldurmuş. Çuval'dan kanlar akıyormuş.
Şimdi git demiş bu çuvalı arkadaşlarına götür ve onlardan yardım iste. Çuvalı birlikte bir yerlere gömün.
Çocuk çıkmış yola, bir arkadaşının kapısını çalmış, arkadaşı elindeki kanlı çuvalı görünce çocuğun yüzüne kapıyı kapatmış, başka arkadaşları bir daha onlarla konuşmamalarını görüşmemelerini rica etmişler, çünkü hepsi çuvalın içinde bir ceset olduğunu sanmış.
Oğlan yüzü allak bullak babasına dönmüş olanları anlatmış.
Babası demiş; "İşte senin arkadaşlarının dostluğu bu kadar. Şimdi al bu çuvalı benim dostuma götür."
Oğlan tekrar sırtlamış çuvalı düşmüş yola. Babasının dostu kapıyı açıp, oğlanı ter içinde, elinde kanlı bir çuvalla görür görmez etrafa şöyle bir bakmış ve hemen almış içeriye.
Sen Ahmet'in oğlusun değil mi demiş? Evet demiş çocuk. Ver elindekini diyerek çuvalı almış.
 Arka bahçeye çıkarmış, arka bahçede bir çukur kazıp çuvalı gömmüş. Çocuğa su ikram etmiş. Bu arada yetmemiş, gömdüğü yer belli olmasın diye sarımsak ekmiş oraya.
Çocuk ben artık gideyim demiş.
Adam da babana söyle sarımsak tarlasına gözüm gibi bakıyorum demiş.
Çocuk gitmiş babasına durumu anlatmış, gerçekten senin dostun varmış benim ise sadece sıradan arkadaşlarım demiş.
Yooo bitmedi demiş babası, şimdi tekrar git dostumun kapısını çal ve açar açmaz yüzüne okkalı bir tokat yapıştır.
Çocuk olur mu hiç öyle şey demiş.
Olur olur, ancak o zaman anlayacaksın dostluğun ne demek olduğunu.
Çocuk çaresiz utana sıkıla tekrar düşmüş yola. Kapıyı çalmış. Babasının dostu kapıya çıkar çıkmaz da babamın size iletmek istediği bir şey var demiş.
Nedir o demeye kalmadan çocuk okkalı bir tokat yapıştırmış babasının dostunun suratına.
Üzülmüş bir yandan da nasıl vurdum diye.
Babasının dostu demiş ki, benim de babana iletmek istediğim bir şey var... Söyle o babana "biz bir tokata satmayız koskoca sarımsak tarlasını" demiş!

İşte böyle. Çocuk o zaman anlamış dostluğun değerini ve babasının yüzlerce arkadaşın olacağına bir dostun olsun yeter derken ne demek istediğini...

27 Mart 2013 Çarşamba

Deli Kurt

Hüseyin Nihal Atsız'ın Deli Kurt romanını mutlaka herkesin okumasını tavsiye ederim. Kitabı okuyalı bir kaç ay oldu hakkında detaylı bilgi veremiyorum.


18 Mart 2013 Pazartesi

Mevsimine Uygun Bir Çekiliş

Fulyanna'dan Bruno Mazzini marka güneş gözlüğü hediye!

http://fulyabozkurt.blogspot.com/2013/03/fulyannadan-bruno-mazzini-gunes-gozlugu.html

Tam mevsime uygun bir hediye...

Şansını denemek isteyenler yukarıdaki linkten Fulyanna'nın çekilişini kaçırmasın...

Herkese bol şans...

6 Mart 2013 Çarşamba

KORKU FİLMİ GİBİ

OLAĞANÜSTÜ (YAŞANMIŞ) BİR OLAY !...


Bu olay Kayseri'nin Bünyan ilçesinde yaşanmış. Olay Alfred Hitchcock'un meşhur korku filmlerini bile çok gerilerde bırakacak kadar tüyler ürpertici. Gece bindiğiniz otomobilde direksiyonda kimse yoksa ne yapardınız? Kendisi Bünyanlı olmayan, politikayla uğraşmış ve halen Kayseri'de yaşayan işadamı, 22 Şubat 2001 tarihinde Bünyan sınırında, Kayseri Malatya kara yolu üzerinde, bir benzin istasyonuna girer. Lokantaya oturur ve orada kalabalık bir toplulukla birlikte bir ufak rakı içer. Yürüyüş mesafesindeki Bünyan'a gitmek için, lokantadan çıkar. Ancak dışarısı hem zifiri karanlık hem de korkunç bir kar-tipi fırtınası başlamıştır.

Benzin istasyonuna yaklaşık 300 metre mesafedeki, Bünyan'a dönüş yolu kenarına varır. Oradan geçen bir arabaya binip, Bünyan'a ulaşma derdindedir. Fırtına daha da şiddetlenir. Adam bir-kaç adim ötesini bile görememektedir. Gelip-geçen bir araba da yoktur. Nihayet karanlıklar içerisinde, hayalet gibi yavaş yavaş yaklaşan bir arabanın iki farını fark eder.

Arabanın, tam önünde yavaşlamasıyla birlikte hemen arka kapıyı açar ve arabaya biner. Kapıyı kapatır, araba yeniden hareket eder. İçeridekilere merhaba demek ister. Ama o da ne? Araba da kimse olmadığı gibi, direksiyonda da kimse yoktur.

Birden paniğe kapılır. Korkuyla, hemen arabadan atlayıp, oradan koşarak uzaklaşmak ister ama hem araba hızlanmış, hem de korku ile dizleri bağlanmış, hareket edemez hale gelmiştir.

Araba keskin bir viraja doğru yaklaşır. Adam dua etmeye baslar. Tüm günahları için tövbe eder. Arabayı durdurması için Allaha yalvarır. Tam bu esnada, pencereden bir el uzanır ve direksiyonu kıvırarak, sert virajdan arabanın doğru yola dönmesini sağlar. Her tehlikeli dönemece yaklaştıkça, Allah'a yalvarış ve yakarışı artar ve her seferinde de bir el dışarıdan uzanıp, direksiyonu çevirir. Sonunda kendisini biraz toparlar, ayaklarını kımıldatır.

"Ya Allah koru beni..." deyip, kapıyı açmasıyla birlikte, kendisini arabadan dışarı fırlatır. Birkaç takla attıktan sonra, şarampolde kendisine gelir. Defalarca üç Kul huvallah - bir Elham okuyarak, Bünyan'a yürüyerek ulaşır ve bir kahvehaneye girer. Üstü başı ıslak ve şok haldedir. Kendisini tanıyanlar hemence sobanın başına alırlar. Eline bir çay verirler. Bir müddet sonra kendisine gelip, sesi titreyerek, başına gelen doğa üstü ve korkunç olayı anlatır. Olayı dinleyenler inanmak istemeseler de, anlatan kişinin aklı başında ve toplumsal sorumluluk taşıyan bir pozisyonda olduğunu bildiklerinden, herkeste derin bir sessizlik oluşur.

Yaklaşık yarım saat sonra, aynı kahvehaneye Koyunabdal Köyü'nden iki kişi girer. Bir masaya oturur ve iki bardak çay söylerler. Bu arada, gelenlerden birisi, diğerine şunları söyler :
- Ahmet baksana, su sobanın başında oturan geri zekalı, bizim araba yolda kalınca, biz arabayı iterken, arabaya binip-inen kişi değil mi?


http://nalanevi.blogspot.com'dan alıntıdır.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...